Şenal Sarıhan’dan “Çedes” Tepkisi: “Elimizde ki Anayasa Laiklik İlkesini Hala Koruyan Bir Anayasadır. Laiklik İlkesini Koruyan Bir Anayasa…
Haber: MERVE İTİMAT Kamera: DURSUN ALKAYA
29 Ekim Kadın Derneği Genel Başkanı Av. Şenal Sarıhan, din görevlilerinin “manevi danışman” adı altında okullara yerleştirilmesine ve çocuklara yönelik dini içerikli yayın yapan TRT Diyanet Çocuk kanalının açılmasına tepki gösterdi. Bu uygulamaların laikliğe zarar verdiğini belirten Sarıhan, “Bir toplum laiklikten uzaklaşırsa demokrasiden uzaklaşmış olur. İnsanların inançlarına göre ayrımcılık olur. ÇEDES ile ilgili protokol bu konuya bir müdahaledir, talep ediyoruz.” bu protokolün geri çekilmesini, çocuk haklarının tüm haklardan üstün tutulması gerektiğini, çocuğun hakkı nedir, çocuğa en iyi yararı nedir, hayatı anlamak, öğrenmek, bilmek, bilgiyle kendi hayatını şekillendirmek Burada da bir müdahale olduğunu görüyoruz. Elimizdeki Anayasa hala laiklik unsurunu koruyan bir anayasa. Laiklik ilkesini koruyan bir anayasayı ortadan kaldırıyorsunuz. Kuralları çiğniyorsunuz” dedi.
TRT Diyanet Çocuk kanalı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve TRT işbirliğiyle geçtiğimiz ay yayın hayatına başladı. “Kalplere Yolculuk” temasıyla faaliyetlerine başlayan kanal, “İslam’ın imanı, ibadetleri ve ahlaki temelleri hakkında farkındalık yaratan, çocukları din ve bedeli konusunda aydınlatan, farkındalık yaratan eğitici yayınlar yapmayı” amaçlıyor.
“OKULLARA MANEVİ DANIŞMAN GÖREVİ”
Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığı Gençlik ve Spor Diyanet İşleri Başkanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında 3 Kasım 2021 tarihinde imzalanan protokol ile “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi başlatıldı. Protokolde, projenin amacının “Milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi kendi yaşamında inşa etmiş, sağduyulu, iyi kalpli bireylerin yetişmesine katkıda bulunmak” olduğu belirtildi. ve iyi tat ve fiziksel ve sosyal olarak istikrarlı olan”. . Son olarak İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İzmir İl Müftüsü arasında imzalanan protokol ile il genelinde 842 ilk, orta ve liseye “manevi danışman” atanması ÇEDES tartışmalarını artırdı.
29 Ekim Kadın Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan, ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı.
Şenal Sarıhan, ÇEDES protokolü ile TRT Diyanet Çocuk Kanalı ve AKP iktidarının “tek tip insan” yaratma arzusunu dile getirerek, bu uygulamalara neden karşı çıktıklarını şöyle anlattı:
“EĞİTİM, ANAYASA, MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU VE UNESCO İLKELERİNE GÖRE DOĞRUDAN YAPILMALIDIR”
“Bu sadece bir kadın sorunu değil, bir ülkenin laik bir yapıya sahip olup olmadığı ile doğrudan ilgili bir düzenleme. Yeni bir uygulama değil. Çok uzun zamandır Milli Eğitim üzerinden bu tür uygulamaları hayata geçiriyorlar. Sorun Bu tablo ile; değerler eğitimi yapılabilir, doğa bilincine sahip olunur. Ancak eğitim doğrudan Anayasa’ya, Milli Eğitim Temel Kanunu’na ve UNESCO unsurlarına uygun olarak yapılmalıdır. Nasıl yapılabilir? Yapılmalıdır. bilime ve nesnel bilgiye dayalıdır.eğitim kurumu bilimle uğraşmak zorundadır.davranış duygusu da verir ama bu verdiği davranışlarda başkalarını sevmek,saygılı olmak,hakların bilincinde olmak etik kurallardır.din bireylerin özel alanıdır.Bu özel alanda ailelerin rolü olduğu varsayılır, temelde çocuk bu konuda kendi kararını verir.
“BİR TOPLUM Laiklikten Uzaklaşırsa Demokrasiden Uzaklaşır. İNSANLAR İNANÇLARINA GÖRE AYRIMCILIK YAPILIR”
Şimdi yapılmak istenen, Milli Eğitim kurumlarına hem Anayasa’nın temel ilkelerine hem de Milli Eğitim Kanunu’na aykırı olarak, Anayasa’nın talep ettiği değerler eğitimine ilişkin tespitlere alışık olunmadan din görevlilerinin alınmasıdır. UNESCO. Üniversitelerde 5-6 yaşından hatta çocukluktan başlayarak 6, 12, 15, 18 ve yukarısına kadar eğitime konu olan iki grup tüm bu alanlara müdahale ettiğinizde siz bilimsel eğitim ve laiklik unsurlarından uzaklaşmak. Bir toplum laiklikten uzaklaşırsa demokrasiden uzaklaşır. İnsanların inançlarına göre ayrımcılık yapılıyor. ÇEDES ile ilgili protokol, bu konuya bir müdahale niteliğinde olup, bu protokolün geri çekilmesini talep ediyoruz. Ancak bu bir sonuç olgusudur, çünkü iktidar 4+4+4 uygulamasından bugüne kadar hep bir şekilde gençleri, erkekleri, kadınları eğitimin dışına itmeye çalışmıştır. Kızlar çocuk yaşta evliliklere doğrunun rehberliğinde, erkek çocukların doğuma doğrunun rehberliği var. Aydınlanma imkânlarının ortadan kalktığı, neredeyse şer’i bir anlayışa doğru doğru yola girmenin tehlikesini görüyor ve bu tehlikeden dolayı buna karşı çıkıyoruz.
“ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI NEDİR HAYATI ANLAMAK, ÖĞRENMEK, BİLMEK, BİLGİYLE HAYATINI ŞEKİLLENDİRMEK. BURADA BİR MÜDAHALE GÖRÜYORUZ”
Çocukların güvenli bir ortamda var olmaları, kendi iradelerini kullanabilecekleri bir teknikle büyümeleri gerekiyor. Çocuk hakları, diğer tüm hakların üzerinde öncelik verilmesi gereken bir haktır. Çocuğun en büyük faydası nedir, hayatı kavraması, öğrenmesi, bilmesi, bilgi yoluyla kendi hayatını şekillendirmesi. Burada da bir müdahale olduğunu görüyoruz. Dini kurallar da cehennemden konuşarak terör yaratır. O korku çocuklarda çok olumsuz izler bırakabiliyor. Ve çocuk, bilmediği bir dilde, Müslüman toplum için söylüyorum, öğrendiğini temelde anlamıyor ya da anlamıyor. Bunun kesin olup olmadığını bilmiyoruz, son zamanlarda karşımıza çıkan tarikat yurtlarına yerleştirilen çocukların intihar ettiği tezi.
“SAHİP OLDUĞUMUZ ANAYASA HÂLÂ LAİKLİK İLKESİNİ YAŞAYAN BİR ANAYASADIR. SİZ LAİKLİK İLKESİNİ KORUYAN BİR ANAYASAYI YOK EDERSİNİZ, MİLLİ EĞİTİM KANUNUNUN KURALLARINI GÖRMEZSİNİZ”
İslami ideoloji Sünni İslam’dır ve son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde cumhurbaşkanı adayının dini değerleriyle ilgili tartışmalardan Sünni İslam’dan başka hiçbir şeye tolerans gösterilmediğini görüyoruz. Türkiye’de çok acılar yaşandı; Sivas 30. yılına doğru ilerliyor. Bu gerçekten bariz bir baskı yaratıyor. Tek tip bir insan yaratmayın ve tüm bu insanların inançlarına müdahale etmeyin. Din meselesi benimle benim aramda bir meseledir, tamamen sübjektif bir alandır ve bu alana hangi devlet müdahale edebilir. Elimizdeki Anayasa, laiklik ilkesini hâlâ koruyan bir Anayasadır. Laiklik ilkesini koruyan bir anayasayı yürürlükten kaldırıyorsunuz, Milli Eğitim Kanunu’nun kurallarını hiçe sayıyorsunuz. Direk imamları eğitim sistemine sokuyorsunuz ya da dini kurallar getiriyorsunuz. Hak temelli yaşam anlayışı vardır, Milli Eğitim’in bunu öğretmesi gerekir.”